
Gebe Kalamama Durumunda Yapılması Gereken İlk İncelemeler
Gebe kalamama nedeniyle çare arayan bir çift doktora mutlaka beraber başvurmalıdır. Öncelikle bir Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanına başvurulduktan sonra gerekli diğer branş doktorlarından konsultasyon istenir.
İnfertilite tetkikleri temel olarak yukarıda bahsettiğimiz üç ana başlığa ait sorunları belirlemek için kullanılırlar.
- Sperm üretimi ve spermin iletilmesiyle ilgili sorunlar için spermiyogram yapılır
- Oosit (yumurta hücresi) üretimi ile ilgili sorunları tespit için ovulasyon (yumurtlama) olup olmadığı belirlenir. Bunun için bir adet döngüsü boyunca belirli aralıklarla ultrasonografi yapılarak folikül (olgun yumurta hücresini barındıran içi sıvı dolu kesecik) gelişimi izlenir. Doğurganlığın az olduğundan şüphelenildiğinde veya adet düzensizliği varlığında genellikle adet kanamasının başlamasından sonraki ilk 4 gün içinde hormon tetkikleri yapılır. Hormon tetkikleri sıklıkla LH, FSH, TSH, Prolaktin ve Estradiol adı verilen hormonların ölçülmesi şeklinde yapılır. Son yıllarda doğurganlık değerlendirmesinde AMH (Anti müllerian hormon) ölçümü de sıklıkla yapılmaktadır.
- Osit ve spermin karşılaşması ve birleşmesiyle ilgili sorunları tespit için histerosalpingografi (HSG) çekilir. Bu inceleme kanallarda tıkanıklık olup olmadığının belirlenmesinde ve rahim iç tabakasında polip veya yapışıklık gibi hamileliğe engel olabilecek durumların saptanmasında oldukça önemlidir.
Bu üç tetkik infertil bir çiftin incelenmesinde mutlaka yapılması gereken “olmazsa olmaz” tetkiklerdir. Diğer tetkikler bu üç ana tetkikin tamamlayıcısı veya ileri basamakları olarak rol alırlar.
Jinekolojik Muayene ve Ultrason
Bu, değerlendirmenin önemli bir parçasıdır. Kadında gebeliğe engel olabilecek vajinismus, vajinada, rahimağzında ve rahimde doğumsal kusurlar, rahim miyomları, yumurtalık kistleri gibi jinekolojik patolojiler, yapılan muayene ve ultrasonla anlaşılabilir, ya da en azından şüphelenilebilir.
Erkeğin değerlendirilmesi
İnfertilite değerlendirmesinde yalnızca spermiyogram yapılmalı ve eğer testte sorun çıkması halinde erkeğin üroloji uzmanı tarafından değerlendirilmesinde fayda vardır. Bu değerlendirmede erkekte gebeliğe engel olabilecek peniste şekil bozuklukları, ereksiyon kusurları, varikosel, hormonal dengesizliğe işaret edebilecek patolojiler saptanabilir. Spermiyogram incelemesi bu muayenenin önemli bir parçasıdır.
Kadında hormonal tetkik
Özellikle adet düzensizliği, tüylenme, kilo problemi, göğüslerden süt gelmesi gibi durumlarda hormonal bir dengesizlik olma olasılığı yüksektir. Kadında polikistik over dışında yumurtlamayı olumsuz yönde etkileyen iki önemli hormonal bozukluk vardır: Birincisi tiroid problemleri (tiroid hormonlarının normalden fazla ya da az salgılanması) ve ikincisi hiperprolaktinemi (hipofiz bezinden salgılanan prolaktin hormonunun yüksek olması).
Yumurtlama olup olmadığının belirlenmesi
Bunun için yukarıda anlatılan folikülometri (yumurtlamanın seri ultrasonografilerle takip edilmesi) yanında midluteal faz (luteal fazın ortasında) progesteron (MLP) ölçümü uygun olan incelemelerden biridir. Kadında yumurtlama olduğunda çatlayan folikül aktif olarak progesteron salgılayan ve corpus luteum (korpus luteum okunur) adı verilen yapıya dönüşür. Bu yapının ömrü 14 gündür. İşte bu yüzden yumurtlamayla başlayan ve adet kanamasına kadar devam eden döneme luteal faz adı verilir. Progesteron hormonu luteal fazın tam ortasında en yüksek seviyeye ulaşır. Yumurtlama olup olmadığını belirlemede kullanılan en etkin yöntemlerden biri MLP ölçümüdür. Beklenen adet tarihinden 6-8 gün önce alınan kanda progesteron hormonunun belli bir seviyenin üzerinde bulunması ovulasyon olduğunun göstergesidir.
Folikülometri
Yumurtlamanın belirlenmesinde kullanılan diğer bir yöntemdir. Burada adet döngüsünün ilk günlerinden itibaren yumurtalıklar ultrasonla dikkatli bir şekilde değerlendirilir. Yumurtalıklardan birinde oluşan folikül (yani yumurta hücresini barındıran kesecik) (nadiren birden fazla sayıda folikül oluşabilir) gelişimi belli aralıklarla yapılan seri ultrasonlarda izlenir. Bir folikülün 16-20 mm. çapına ulaştıktan belli bir süre sonra kaybolduğunun gözlenmesi ve aynı zamanda karın içinde serbest sıvı saptanması ovulasyonun (yumurtlama) kanıtı olarak kabul edilir.Folikülometri ovulasyon induksiyonu (“yumurtlama tedavisi”) yapılan durumlarda da folikül gelişimi takibinde kullanılır.
Bazal vücut ısısı ölçümü
Yumurtlama olduktan sonra luteal fazda salgılanan progesteronun etkisiyle vücut ısısında önce kısa süreli hafif bir düşme hemen sonrasında birkaç dizyemlik yükselme meydana gelir. Bu ısı artışı olduktan sonra progesteron salgısının devam ettiği dönem boyunca ısı yüksek kalır ve adetin oluşmasına yakın düşmeye başlar. Bazal vücut ısısı takibinde hassas termometrelerle ölçüm yapılır. Ancak gerek yöntemin zor uygulanır olması, gerekse ateş, yorgunluk, uykusuzluk gibi etkenlere bağlı olarak vücut ısısının değişkenlikler göstermesi nedeniyle bu yöntem yumurtlamanın olduğunun belirlenmesinde çok tercih edilmez.
İdrarda LH (luteinizan hormon) saptanması
LH hormonunun kanda aniden yükselme yapması (LH piki) folikülün çatlamasını ve böylece yumurtlama (ovulasyon) oluşumunu tetikleyen ve olması gereken fizyolojik bir olaydır. Piyasada satılan ve ELISA yöntemiyle LH pikini (LH hormonunun en yüksek aşamaya ulaştığı, yumurtlamadan hemen önceki dönem) belirleyebilen test çubukları vardır.

Gebe Kalamama Durumunda Yapılması Gereken İlk İncelemeler
Gaziantep Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı | Op. Dr. Savaş ERDEM